Evcilimdir ben, evciyimdir, tanıyanlar bilir...günlerce
çıkmasam evden sıkılmam, severim öylece kendimle kalmayı. Ya da sevdiklerim
yanımdaysa onlarla ev içinde kalmayı...sıkılmam, yapacak şey illa bulurum...hiç
bir şey olmasa dururum, dururdum yani...
Bu sefer başka ama...Hep “sağlık ve ağız tadı” dilerim bir
şey dileneceği zaman ya da bir kutlamada; bir kere daha iyice anladım ki bu ikisi
olmadan geri kalan hiçbir şeyi yapamıyor insan. Sağlığımızdaki ya da
sevdiklerimizin sağlığındaki en ufak bir aksamada hiç bir şey yapmak gelmiyor
insanın içinden...ya da sağlığımız yerindeyken, ağzımızda tat yoksa yine
istemiyor içi insanın hiç birşeyi...
Belirsizlik, bilinmezlik, korku, endişe, normalleştirememe, garipseme, özlem, hasret...bu
duygular insanı derbeder ediyor. Kendi adıma, sürecin en en başında içimdeki
ilk his korku değildi aslında, içime "sen bana doğruyu söylersin, çok da kötü şeyler olmayacak” dedim bir süre...hissim buydu yani... sonra bir anda hislerim değişmeye başladı, öfkelendim; işe gitmek
zorunda olmamıza öfkelendim, kıymetsiz
hissettiğim için öfkelendim, hayal kırıklığı yaşadığıma öfkelendim, bu kadar öfkelendiğime öfkelendim, sonra
sevdiklerim işe gitmek zorundalar diye öfkelendim...vb vb Korku duygusu değildi aslında içimdeki,
bilinmezliği yönetmenin nasıl olacağını bilmemekti hissim...biri nasılsın diye sorsa, gerçekten şöyle cevap verirdim, çünkü hissim buydu “iyiyim, sakinim, idare
ediyoruz, duadayım, duruyorum, duruyoruz, çalışıyorum, çalışıyoruz, yavaşlıyorum, devam ediyoruz...vb” Sonra
farkında olmadan bedenim tepki verdi bana, “gerçekten biraz dinginleş, lafta
söylediğin sakinliğini ruhuna da yansıt, dur, oluruna bırak, korkma, bırak, herşey yerini
bulur, bulacak, olana, ona güven” dedi... Tansiyonumun yükseldiğini farkettik bir gece tesadüfen,
danıştık, psikolojik olma ihtimalinin yüksek olduğunu doktordan da duyunca,
bitkisel bir sakinleştirici ve biraz nefes egzersiziyle normale döndü...şükür...o ara korkmadım dersem yalan olur, korktum...
Alışmadığımız, tanımadığımız, bilmediğimiz duyguları; yine alışmadığımız, tanımadığımız, bilmediğimiz ortam ve şartlarda yönetmeye çalışıyoruz...çok normaldi bence, insanın böyle anlarda kendine
yüklenmemesi gerek, izin vermek gerek, o kadar bilge olamıyoruz ilk anda,
sonra sindire sindire içine, normaline gelmeye başlıyorsun...
Bunların yanında, değişik deneyimler yaşadım, yaşıyorum bu
süreçte, eminim herkes benzer duyguları yaşıyordur. Ellerim ve ayaklarım
manikür ve pedikürsüz; tertemiz, saçlarımın dipleri hayatımda ilk defa bu kadar
çok çıktı; rahatsızlık duymuyorum garip bir şekilde, ütüden nefret eden ben
ütülerimi biriktirmeden ve asıl garip olan sıkılmadan kendim yapıyorum, camları
kendim siliyorum, normalde hem okumayı, hem yazmayı severim, bu ara yazmayı
galiba daha çok seviyorum, içimden
o daha çok geliyor...içten çıkarmak iyi geliyor galiba...huzursuzluğum olduğu
zaman iştahım gider benim, bugünlerde de öyle oldu, belki de biraz iyi oldu:D yapıp sürekli yemek iyi olmayabilirdi:D mutfağa bayılan ben...içimden sevdiğim; üzgün anlarımda bile
bana terapi olan mutfağım bu süreçte ihtiyaç dahilinde kullanımımda...hevesle yapmıyorum, besin alalım diye yapıyorum şu ara aslında...diyorum
ya; ilk, değişik, garip, farklı bir süreç...hepimiz deneyimlemediklerimizi
deneyimliyoruz...herkesin alması gerekenler başka ve kendine sanıyorum, doğruca alabilelim
bireysel ve bütünsel mesajlarımızı, dileğim duam bu yönde...
Bugün 41. seneme adım atıyorum bu hayatta...kalbim,
ellerim, ayaklarım, bacaklarım, burnum, gözlerim, kulaklarım, saçlarım, saç
diplerim, göğüslerim, parmaklarım, tırnaklarım, tüm organlarım, tüm bedenim, ve tabii ki nefesim...bugüne
kadar benimle geldiler, bana ne güzel hizmet etmişler...belki de en iyi şu günlerde hissediyorum...şükür... bugüne, bu an
a, aldığımız nefese...sağlıkla geçen her an a...sokağa çıkma yasağı var, bayağı
resmi olarak yani, değişik, bu da
tarihe geçti, alışılmışın dışı bir hikaye oldu... ne oluyor? Birşey olmuyor, “olmalı”
gibi alıştığımız, alıştırıldığımız, farkında olmadan üzerimize görev olarak
aldığımız bir dolu şey aslında olmasa da oluyormuş...onu deneyimliyoruz...yaşarak görüyoruz...herşey
olması gerektiği gibi oluyor...fazla çetrefil varmış hayatlarımızda bence...
Bu süreçte en en en çok annemin, yeğenim Lina’mın, tüm ailemin, dostlarımın, sevdiklerimin, hayatımda varolmasına alışkın
olduklarımın hasretini çekiyorum...şikayetçi değilim, sağlıklı olalım yeter ki, uzaktan haberleşmek de yeter...çok şükür bugünümüze...
Bir de; açık hava, deniz, bahçe, toprak hasreti çektim, çekiyorum...Bir sitede yaşıyoruz biz, yüksek katlı, biz 4. kattayız, çok şükür sevdiğimiz bir evimiz, yuvamız var... yürüme alanımız da var yeşillikler içinde, çıkıp yüreyebiliyoruz şükür ki ama yine de insanın doğası bence yatay yaşama uygun...bunu oldum olası böyle düşünüyordum, bugünlerde iyice tasdik ettim kendi kendime, balkon lazım, dokunacağımız toprak lazım, bakacağımız ufak bir alan bile olsa çimimiz lazım...sükünet lazım...sıcaklık lazım...sadelik lazım...”simple is the best” ti değil mi, evet “simple is the best” .........bu bende net...!!
Bir de; açık hava, deniz, bahçe, toprak hasreti çektim, çekiyorum...Bir sitede yaşıyoruz biz, yüksek katlı, biz 4. kattayız, çok şükür sevdiğimiz bir evimiz, yuvamız var... yürüme alanımız da var yeşillikler içinde, çıkıp yüreyebiliyoruz şükür ki ama yine de insanın doğası bence yatay yaşama uygun...bunu oldum olası böyle düşünüyordum, bugünlerde iyice tasdik ettim kendi kendime, balkon lazım, dokunacağımız toprak lazım, bakacağımız ufak bir alan bile olsa çimimiz lazım...sükünet lazım...sıcaklık lazım...sadelik lazım...”simple is the best” ti değil mi, evet “simple is the best” .........bu bende net...!!
Sağlıkla kalalım, kalın, tüm dünyamız sağlıkla kalsın...;
iyilik herkesin, herşeyin içine işlesin...başta dedim ya “sağlık ve ağız tadı
olsun”, öyle olsun, gerisi olur, oluyor merak etmeyin...
Ve ben iyi ki doğdum:) ne mutlu sağlıkla iyilikle geçen 40 senem için bana, ve hoşgeldin 41. yaşım:) “sağlıkla ağız tadıyla nice güzel, anlamlı, kendimizi
bilmeye tanımaya bulmaya çalıştığımız sevgi dolu, aşk dolu yıllara...”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder