13 Mayıs 2014 Salı

Ada 2014

Midilli'ye gider olduğumdan beri adayı biraz boşlamış, geriye atmıştım...Bu gidiş ani oldu, insan bazen dolar, taşar, yükler birikir, nefesi kalmaz kaçmak ister ya öyle bir zamana denk geldi, sanırım zaten içimden geldiği ama kendime söylemediğim bir anda yakın arkadaşlarımdan biri, sevgili Lily'ciğim "haydi" dedi "gidelim"...atladık arabaya attık kendimizi yollara...değişimin, dönüşümün, yeniliğin, tazelenmenin, nefesin vakti gelmişti demek ki...

3 senedir adaya gitmediğimden yenilikler, yeni yerler, yeni insanlar, yeni tatlar tanıdım...Daha önce de ada yazısı paylaşmıştım, bu yazı biraz da tanıştığım yeniliklerin yazısı olsun istedim...Biraz eskilerden, biraz yenilerden karışık bir ada molası...


Zamanımızın bayağı bir bölümünü Ayazma'da nefes alarak, dua ederek, beyinleri boşaltarak geçirdik...Dinginleşmek istiyorsan Ayazma'da zaman geçirmek harika...

Yukarıdaki Ayazma'dan plaja indik...adaya gitmeden haberini almıştım yeni çıkan, henüz mekanlara bile yeni dağıtılmaya başlanan Ayapetro'nun! Giderkenki notlarımın en başındaydı, gider gitmez de tattık...Hele bir de deniz karşında, mis gibi hava içindeyken bin kat daha keyifliydi Ayapetro. Ayapetro, Çamlıbağ'ın yeni kırmızısı...Ada üzümü olan Karalahna'dan, nar, böğürtlen, şeftali aromalarını da alıyorsun, taneni de yerinde...Çok keyifli, insanı gerçekten mutlu eden bir şarap...Bence yılın şarabı! 7000 adet üretilmiş, yolunuz düşerse bulursanız mutlaka mutlaka alın, için, edinin...:)









Adaya her gittiğimde illa, kısacık da olsa rüzgargüllerine giderim...Doğanın sessizliğinde, tirbünlerin sesi, belki de enerji üretiyor olduğundan bilmiyorum bana çok iyi geliyor, ve acayip etkileniyorum...İçimdeki heyecanı çıkaran, kıpır kıpır bir şey...seviyorum...


Rüzgargülleri...tirbün

Polente, günbatımı


Polente, günbatımı

Lilyan adaya ilk geldiğinden, onu Polente'de gün batırmadan döndüremezdim, uzun uzun yenilenerek günü batırdık...Güneş burada gerçekten başka batıyor...



Patiska Bağevi, #adaekmeği



#ada ekmeği



#ada ekmeği


Adaya giderkenki notlardan biri de, tadını bildiğim ama yerinde bir kez daha tatmak istediğim, onu yapan sevgili Ali Erol'la  tanışmak istediğim "ada ekmeği" ydi...Ada ekmeği gerçek bir ekmek..."Gerçek" diyorum çünkü normalde yediğimiz ekmekler her ne kadar doğal ibaresi olsa da birçok yapay malzeme, ve katkı maddesiyle yapılıyor. Sevgili Ali Erol resmen bir ekmek aşığı...İstanbul'daki hayatını bırakmış adaya gitmiş, ekmekleriyle haşır neşir...Detay detay anlatıyor ekmeği...Tamamen doğal malzemelerle (mayasını kendi yapıyor, malzemeyi tamamen doğal temin edip taş değirmenlerde öğüttürerek elde edilen unu kullanıyor) yapıyor...Ekmeği bağların arasında harika bir yer olan Patiska Bağevi'nde yapıyor...Burası nefis enerjili, evinde hissettiğin, aile sıcaklığıyla seni kavrayan can bir yer...Biz de aradık taradık zar zor da olsa bulduk; Patiska, kendini tanıtma amacında bir yer değil, tabela vb bulmanız mümkün değil, isteyen arıyor tarıyor buluyor...Sahibi Oya Terzioğlu Tokgöz, gözlerinin içi gülüyor, herkese verecek kadar ışıltısı var...Ada ekmeğiyle harika kahvaltılar edebilir, akşam üzerleri nefis şaraplar içebilirsiniz burada...Ada ekmeği için Ali'yi instagramdan takip edebilirsiniz @alishiro ya da email ile siparişinizi paylaşabilirsiniz alierol78@gmail.com 
Ekmekler leziz, tam buğday ve tam çavdar siparişlerimizi verdik, şimdi beklemedeyiz...


Ada'm Restaurant


10'lu meze tabağı:)

enginarlı ahtapot...



ada çiçekleri...



Adadaki benim için yeniliklerden biri de Rum Mahallesi'ndeki Ada'm Restaurant. Benim gitmediğim dönemde açılmış, duyuyordum hep...Düşürdük yolumuzu oraya da. Yediğimiz şeyler çok lezzetliydi, 10 çeşit mezeden oluşan bir meze tabakları var, sunumu da tadı da gayet başarılıydı. Bir de garsonumuzun tavsiyesiyle yediğimiz "enginarlı ahtapot" vardı ki efsaneydi bence. Çok çok beğendim...Giderseniz deneyin kesin...ve tabii burada da Ayapetro kırmızı bizimleydi:) 




Bu kurabiyeler bir harika dostum...:) 1 taneyle yetinmek mümkün değil...




Velidede Fırını

Velidede Fırını ve Velidede Dükkan da benim gitmediğim zamanlarda açılmış...Fırın pırıl pırıl, mis gibi, herşeyi yemek istiyor insan...Güleryüz hakim...Tereyağlı ve sakızlı kurabiyeler insana aklını oynattıracak cinsten....Velidede Fırını'nın yanında bir de zeytinyağı, sabun, salça, reçel..vb satılan Velidede Dükkan var. Oldukça zevkli ve keyifli, tertemiz...Merkezden ana yola çıkışta solda...



Velidede Dükkan


Velidede Dükkan


Velidede Dükkan, reçeller




Velidede Dükkan, salçalar


Çınaraltı'nda kahve içmeden olmazdı, bu sefer canım likör de istedi. Garson elinde tepsiyle geldi, "1 sade kahve, 1 set?" dedi. Ne seti anlamadım başta, meğer set; kahve, likör ve yanında bir de ince sigaraymış:) demek ki daha önce hiç likör istememişim burada...



Bu seferki adamız, dinginleşmek, yenilenmek ve tazelenmek içindi...öyle de oldu...Işıklı, güzel, kolay, neşeli, nefesli, bol güneşli günler hepimize...


bir ada gecesi hatırası...